Marka Güncesi: 2015

31 Aralık 2015 Perşembe

Çamaşır Yıkamanın Keyifli Hali

Ev işleri arasında her hanımın farklı favorileri vardır. Mesela kimi ütü yapmayı sever , bazıları ise yemek yapmayı. Sevdiğiniz işlerin size verdiği keyif ise bambaşkadır ve terapik etkileri vardır. Başka dünyalara gider, hayaller kurar, güzel anları hatırlar, planlar yaparsınız.
Size harika bir haberimiz var. Artık bu keyfi size yaşatan favorileriniz arasına çamaşırı da ekleyebilirsiniz :) Çünkü Rinso bunu mümkün kılıyor.
Rengarenk paketleri ile raflarda dururken bile enerjisini yansıtan Rinso, çamaşır yıkamayı kolay ve eğlenceli bir hale getiriyor. Rinso’nun Kır Bahcesi (Yeşil), Çiçek Bahcesi (Pembe) ve Büyülü Bahçe (Mor) şişeli sıvı deterjanları hem beyaz hem de renklileriniz için tortu bırakmayan bir temizlik vaad ediyor.
Rinso’nun gerçek eğlencesi, yıkama sonrası çamaşır makineninizi açtığınız anda başlıyor. Öyle ki kapağı açtığınız anda tertemiz çamaşırlarınıza eşlik eden muhteşem çiçek kokuları tüm banyoya yayıyor. İşte o an, hissettiğiniz duygular tarif edilmez. Sanki bir anda sevdiğiniz bir melodi çalmaya başlıyor ve o koku sizi alıp bambaşka bir yerlere götürüyor.
Bu kokular o kadar kalıcı ki tertemiz çamaşırlarınızı asarken, kuruturken, ütülerken ve tabii ki giyerken makineyi açtığınız o andaki duygular size kendini hatırlatmaya devam ediyor. Rinso kalıcı bahar kokuları ile çamaşır yıkamayı keyfe dönüştürüyor.
Mutluluk ve keyif zaten anlık değil midir? Mühim olan o anlara hayatınızda yer açmak. İşte Rinso bunu mümkün kılıyor.

Bir boomads advertorial içeriğidir.

28 Aralık 2015 Pazartesi

NASIL BİR TATİL HAYAL EDİYORUZ?


Erken rezervasyonların başladığı bugünlerde tatil ve tatil alışkanlıklarımızla ilgili araştırmalar da yapılmaya başlandı. Uzun ve yorucu bir sene çalışıp yazın 1 hafta içerisinde o yorgunluğu atmaya çalışıyoruz. Hal böyle olunca da yaz tatiline çok fazla anlam yüklüyoruz. O bir 1 hafta bizim için inanılmaz kıymetli oluyor. Hem dinlenmek istediğimiz hem de dinlenmek yerine tüm aktiviteleri gerçekleştirmek istediğimiz bir tatil hayal ediyoruz. Neresinden bakarsanız bir çelişki! Neyse lafı yine fazla uzattım sanırım! Şimdi bu tatil alışkanlıklarımızla ilgili yapılan bir araştırmanın ilginç sonuçlarını paylaşmak istiyorum yazımda...  

momondonun araştırmasına göre, havanın güzel olması ve iyi servis başlıca önceliklerimiz. Ayrıca her şey dahil tatilleri de dünyada en çok seven ülkeyiz. E şimdi öyle! Bizşm genellikle tatil anlayışımız tabaklarımızı tıka basa doldurmak ( ki asla tamamını tüketemeyiz o tabakların), sürekli elimizde bir kadehle dolaşmak, denize girmek ve gecesinde eğlenmek. Aksi elbette mümkün ama genelden bahsediyoruz, durum bu. Devam edelim diğer sonuçlara.

Tatilden keyif almak için en çok istediğimiz şey, havanın mevsim koşullarına göre güzel olması. Araştırmaya katılanların yüzde 32’si “Hava güzel olmazsa tatilin keyfini çıkaramam” diyor. İkinci sırada ise yüzde 31’le “Kalacağım şehrin rahatlamamı sağlayacak güzel imkanlar olması önceliğimdir” diyenler yer alıyor.

“Kaldığım otelin, ziyaret ettiğim restoranların veya kullandığım turizm acentasının iyi hizmet sunması iyi bir tatil için şart” diyenlerimizin oranı ise yüzde 30. Araştırmanın yapıldığı 15 ülke arasında iyi servise ne çok önem veren ülke konumundayız.

Diğer yandan araştırma, erkeklerin yüzde 9’u, kadınların ise yüzde 12’si alışveriş imkanı kısıtlı olan şehirlere gitmeyi istemediğini söylüyor. Gece hayatına ise daha çok erkekler önem veriyor. İyi parti imkanları erkeklerin yüzde 11’i, kadınların ise yüzde 6’sı için olmazsa olmaz. Benzer şekilde erkekler, yeni insanlarla tanışmaya da kadınlardan yüzde 4 oranında daha fazla önem veriyor.

25 Aralık 2015 Cuma

ŞEHRİN YARAMAZ ÇOCUĞU NİSSAN JUKE İLE CİDDİYİZ! : )




Kurumsal hayatta çalışan, çocuk sahibi bir bloggersanız 24 saatin size yetmediğini çok iyi biliyor olmalısınızJ Sadece kurumsal sorumluluklarımız yok bizim. Mesai bitiminden sonra katılmamız gereken etkinlikler, davetler, programlar başlar. Ve tüm bu etkinliklerde aracınızın size kendinizi iyi hissettirmesi bir lüks değil ihtiyaca dönüşür. Tam bu noktada bir arayışa girmişken Nissan’dan çok güzel bir davet maili aldım. Karaköy Madeo’da marka yetkililerinin de katılımı ile Nissan Juke’u yakında tanıma fırsatı buldum. Ne zamandır zaten gözüm Juke’ların üstündeydi, artık iyice emin oldum.

Nissan Juke’u Neden Tercih Etmeliyiz?

Sadece deneyimlerime yer verdiğim blogumda asla inanmadığım bir ürünü tanıtmadım size. Bu nedenle de düşüncelerimi hep önemsediniz. Bunun için teşekkür ederim. Nissan Juke için söyleyeceklerim de tam bu doğrultuda olacak. Biz kadınlar için dış görüşünün, vitrinin ne kadar önemli olduğunu söylemeye gerek var mı, bilemedim? İşte ilk önce buradan vuruyor kalbinizi Juke’lar.
Şıkır şıkır, çok güzel bir otomobil. Sonrasında büyük araç sevenler için ( ki bi kazınların trafikte genellikle büyük araç tercih ettiğini de düşünürsek) ideal!
Konfor ise zaten aracın dizayn sürecinde en çok önemsenen öğe olmuş. Amacı, size sürekli güzel görünmek isteyen ve size konfor sağlamak isteyen bir otomobil düşünün! Bize kendisini her daim beğendirmeye çalışan bir sevgili gibi :)))


Teknik özelliklerden çok iyi anladığımı söyleyemeyeceğim. Ama anladığım ve ifade edebildiğim kadarı ile önemli noktaları sıralamak istedim.

  • %40 artırılmış 354 lt bagaj kapasitesi:  Alışverişi fazlaca sevmemizin, bu özelliği sevmemle ilgisi yok :)))
  • 4 kameralı Çevre Görüş Sistemi: Harika bir güvenlik özelliği olduğunu düşünüyorum.
  • Şerit Takip Uyarı Sistemi: Aracın geri kamerasını kullanarak en silik yol işaretlerini bile görür, şeritten çıkılmaya başlandığını tespit ettiğinde sürücüyü uyarır.
  • Kör Nokta Uyarı Sistemi: Geniş açılı geri kamerası sayesinde kör nokta olarak adlandırılan bölgedeki araçları tespit ederek yan aynalar üzerinde yer alan LED uyarıcılarla sizi uyarır.
  • Hareketli Nesne Algılama Sistemi: Dışbükey lense sahip geniş açılı geri kamera, aracın arkasında hareket eden nesneleri ve kişileri algılayarak olası tehlikelere karşı önceden hazırlıklı olunmasını sağlar.

Şehrin yaramaz çocuğu Nissan Juke ile tüm detaylar için :

22 Aralık 2015 Salı

EĞİTİCİ SET DENEYİMİM: ALEX- LITTLE HANDS


Artık AVM'lerde oyuncak mağazalarının önünden geçmemeye çalışmanın dönemi geldi bizim için. Mutlaka mağazaya girmek ve istediği bir oyuncağı almak istiyor Demir Bey: ) Tercih ettiği oyuncak da genelde araba oluyor. Evde kaç tane arabası var inanın sayamadım. Ben de tam tersi araba yerine eğitici oyuncaklar almaktan yanayım. En azından kaliteli vakit geçirebileceğimiz, evde birlikte olduğumuzda birlikte bir şeyler üretebileceğimiz ve bundan keyif alacağımız aktivite setlerini tercih etmeye çalışıyorum.
Geçtiğimiz günlerde eğitici setlerine bayıldığım ve her fırsatta tavsiye ettiğim Alex'in yeni bir ürününü edindim. Alex- Little Hands / Silly Rollers ürünün ismi. Hem çocuğun motor becerilerini geliştirmek hem bir şeyler üretme/ortaya çıkarma hissi yaratmak hem de renkleri etkin kullanmak adına çok sevdik biz.

Demir, araba delisi demiştim değil mi? Ne yaptığımıza bir bakın istedim.

Demir, bu vesile ile ilk kez yapıştırıcı kullandı ve minik elleri gayet de güzel şekilde kullandı. Biz inanamadık: ) Buyrun siz de bakın;

Renkleri ve parçaları nereye yapıştırmamaları gerektiğini de çok güzel tespit etti. Biz de destek olduk elbette ama bu denli hızlı öğrenmesi ve kendisinin kullanması çok mutlu etti bizi. 
En sonunda kendi yarattığı arabasını görmek onı çok gururlandırdı. ''Demir başardı!'' diyerek özetledi tüm süreci : )

21 Aralık 2015 Pazartesi

Yeni Yıl İçin Alınabilecek En Güzel Hediye

Şimdi yazının başlığına bakıp hemen uçak, araba, sonsuz para diyeceğimi düşünüyorsunuz biliyorum ama bu sefer başka bir hediyeden bahsedeceğim. Yılbaşı yaklaşırken evde aile üyeleri tarafından gizli gizli işler çevrilmeye başlar. Herkes kendi hediyesini en güvenli yere saklamaya çalışır aynı zamanda diğerlerinin hediyelerini bulmaya çalışır. Bu yıl evde yılbaşı için hediyemi biraz erken buldum. Gardırobun en arkasında hışırdayan bir torba içerisinde hediye saklanırsa olmaz.
Neyse ben şu hediye kısmına geçeyim. Daha gelmeyen yılbaşının hediyesi: Oral-B şarjlı diş fırçası. Denemeye çekiniyordum ama hediye gelince keşke daha önce alsaymışım dedim kendi kendime. 
Oral-B, profesyonel diş temizleme aletlerinden esinlenerek tasarlamış bu şarjlı diş fırçaları ile mükemmel bir temizlik deneyimi sunuyor. Diş plaklarını temizlemekte manuel fırçalardan çok daha etkili bir sonuç veriyor, ilk kullanımdan sonra bile daha önce sanki hiç bu kadar iyi dişlerimi fırçalamamışım gibi hissettim. Üç boyutlu oynar başlık sayesindeyse normal bir fırçanın yapamayacağı kadar hareket edip, normalde ihmal ettiğimiz ulaşamadığımız yerlere bile ulaşıyor. Fırça başlıkları dişleri tamamen sararak birçok noktaya temas ediyor ve muhteşem sonuçlar almamı sağlıyor.
Ağız bakımına çok önem veren birisi olarak bu benim için en iyi yılbaşı hediyesi oldu. Siz de yeni yılda sevdiklerinize Oral-B şarjlı diş fırçası hediye ederek onları mutlu edebilirsiniz. 
Ürünleri incelemek ve yılbaşı indiriminden yararlanmak için tıklayınızBu arada, Burcu Esmersoy'lu videosunu da paylaşmadan duramadım :)

Bir boomads advertorial içeriğidir.

17 Aralık 2015 Perşembe

ÇOCUKLARIMIZIN DİŞ SAĞLIĞINI NASIL KORUYABİLİRİZ?


Bugün sizlerden çok fazla mail aldığım bir sağlık konusu ile ilgili yazmak istedim. Çocuklarımızın tepeden tırnağa sağlığı hayattaki en önemli konu başlığmız şüphesiz. Bu anlamda çocuğumuza bilinç kazandırmamız gereken en önemli sağlık konularının başında diş sağlığının geldiğini düşünüyorum. Sürekli olarak takip edilmesi ve jüçük yaşta bilinç kazandırılması gereken bir konu diş sağlığı.  Bakırköy Hospitadent Diş Hastanesi Başhekimi Dt. Selma Kurtoğlu o merak edilen meşhur soruları yanıtladı. 

Çocuklarda ilk diş kontrolü ne zaman yapılmalıdır? 

6-8 ayda ilk süt dişleri sürmeye başlar. Süt dişlerinin sürmesi ile birlikte temizlik işlemi de başlar. Anormal bir durum yok ise ilk diş hekiminin muayenesi 2 yaşına kadar bir kere yapılmalıdır. Daha sonra kontroller düzenli olarak 6 ayda bir yapılır. 

Diş hekimi korkusu olan çocuklara nasıl yaklaşılmalıdır? 


Çocukların diş hekiminden korkmalarında en büyük etken anne, baba ve yakın çevredeki insanların diş hekimi hakkında konuşmaları, korkuları ve kötü hatıralarıdır. Özellikle diş hekimi korkusunu arttıracak korkutmalar, tehditler çocukların korkularının yerleşmesine sebep olur. Böyle bir durumda çocukdaha önce hiçdiş hekimine gitmemiş olsa bile diş hekimi korkusunu anne ve babasından öğrenebilir. Ağrısının giderildiğini, tedaviden sonra mutlu olduğunu söyleyen anne-baba,çocuğa çok daha olumlu bir mesaj vermiş olur.Aynı zamanda tedavi aşamasında diş hekimi ile kurulan iyi diyalog çocuğun diş hekimine alışmasına yardımcı olur. Böylece çocuk, diş hekimi ziyaretlerinin normal ve düzenli olması gerektiğini öğrenir. Böyle yetişen bir çocuğun hayatı boyunca zaten dişleriyle sorunu olmayacaktır.

Çocuklar dişlerini ne zaman fırçalamaya başlamalıdır? 


Çocuklar dişlerini 2-2,5 yaşından itibaren fırçalamaya başlamalıdır.

Çocuğa diş fırçalama alışkanlığı nasıl kazandırılır?


Diş fırçalamayı öğretmenin en kolay yolu anne-baba olarak ona örnek olmaktadır. Ev içinde büyüklerin diş fırçalamasını izleyen çocuk, bu alışkanlığı daha kolay kazanır. Bunun ile birlikte özellikle akşam yatarken dişlerini fırçalayan anne-baba aynı zamanda çocuğun fırçalamasını da kontrol etmiş olur, hem de örnek davranış ile ona verilecek en iyi eğitimi verir. Çocukların kullanabileceği ürünler yeterince eğlenceli, renkli ve çocuklara hitap edebilecek ürünlerdir. Sağlıklı ürünler ve özellikle diş hekimin önerdiği ürünleri kullanmalıyız.

13 Aralık 2015 Pazar

“Pantene Altın Kelebek Ödülleri”nde Güzeller Geçidi

Yılın merakla beklenen ödülleri ‘Pantene Altın Kelebek’in kırmızı halıdaki yıldızlar geçidinde, ünlü yıldızlar saçlarıyla, şıklıklarıyla ve güzellikleriyle dikkat çekti.
29 Kasım Pazar akşamı Zorlu Center Performans Sanatları Merkezi’nde televizyon ve müzik dünyasının en iyilerinin ödüllendirildiği “Pantene Altın Kelebek Ödülleri”nde; birbirinden ünlü isimler ödül töreni öncesinde kırmızı halıda saçlarıyla, güzellikleriyle ve şıklıklarıyla göz kamaştırdı.
Bergüzar Korel ışıltısıyla ve saçlarıyla büyüledi…
Geceye krem rengi şık ve zarif bir tuvaletle katılan Pantene Marka Elçisi Bergüzar Korel, güçlü ve sağlıklı görünen güzel saçlarıyla ışıltısını kırmızı halıya da yansıttı. Bergüzar Korel’in bu özel gece için saçlarını hazırlayan P&G Beauty Saç Stilisti Önder Tiryaki; “Böylesine özel ve görkemli bir gecede Pantene’in Marka Elçisi Bergüzar’ın kıyafet seçimi kadar saçlarının nasıl görüneceği de oldukça önemliydi. Bergüzar’ın saçları oldukça gür ve sağlıklı… Tabii söz konusu böylesine güzel ve sağlıklı görünen Pantene saçı olunca, saçlara şekil vermek de benim için çok keyifliydi. Bergüzar’ın kıyafet seçimine göre saç şekline birlikte karar verdik ve ortaya harika bir sonuç çıktı. Kendisi gibi saçları da ışıldıyor” dedi.
Yıldızları Parladı…
Bu yıl ilk defa belirlenen “Pantene Yıldızı Parlayanlar” kategorisinde; Hande Erçel, Bensu Soral ve Nilay Deniz de güzel ve sağlıklı görünen saçlarıyla ve tarz tuvalet seçimleriyle geceye katıldı. Genç yıldızlar, oyunculuk anlamında böylesine değerli bir ödül almanın da kendileri için büyük bir motivasyon olduğunu söylediler. Hande Erçel ve Bensu Soral toplu kullanmayı tercih ettikleri güçlü saçları ve doğal makyajlarıyla göz kamaştırdı. Ödül gecesi için tercihi beyazdan yana olan Nilay Deniz ise açık bıraktığı güzel ve sağlıklı görünen saçlarıyla dikkat çekti.
Ayrıca Pantene Altın Kelebek özel jürisi tarafından güçlü ve sağlıklı görünen saçlarına göre seçilen 15 şanslı okur, geceye yıldızlar kadar özel hazırlanma ve sevdiği sanatçılara sahnede ödül verme şansını yakaladı. 15 şanslı genç kızı ödül gecesine hazırlayan P&G Beauty Saç Stilisti Önder Tiryaki, “Böyle bir geceye hazır olmak için öncelikle sağlıklı görünen, güçlü ve parlak saçlara sahip olmanız gerekiyor” dedi. Ünlü saç stilisti, her şampuandan sonra Pantene saç bakım kreminin kullanılmasının önemini vurguladı: “Daha sağlıklı görünen, daha parlak ve daha güçlü* saçlar için, şampuandan fazlasına ihtiyacınız var! Bunun için önerim, dünyanın 1 numaralı saç bakım kremi** olan Pantene Pro-V Saç Bakım Kremleri. Etkili Pantene Pro-V formülüne sahip olan ve her saç tipine uygun varyantları bulunan Pantene Saç Bakım Kremleri, her şampuandan sonra kullanıldığında saçların sağlıklı görünen en güzel halini ortaya çıkarmaya yardımcı oluyor.” Tiryaki, Pantene şampuan ve saç bakım kremiyle birlikte, Pantene Saç Bakım Yağ’larının düzenli kullanımını tavsiye ediyor: “Harika bir ürün! Ben uzun zamandır bu işi yapıyorum, böyle bir ürünle ilk defa karşılaştım. Çevremde önerdiğim herkes de bayılıyor. Çünkü normalde kadınlar çoğunlukla saçlarını ağırlaştırdığından şikayet ederek yağları kullanmayı reddediyor; fakat Pantene Saç Bakım Yağları ile böyle bir sorunla karşılaşmak söz konusu bile değil. Ürün saçlarınızın bakımını yapıp saçı şekillendirmeden kaynaklanan yıpranmaya karşı korurken, yağlı bir his bırakmıyor.”
15 şanslı genç kızın kırmızı halıdaki saç stillerini belirleyen Önder Tiryaki “Genç kızlar kırmızı halıda kesinlikle doğal ve abartıdan uzak olmalı, kendilerine yakışanı yapmalılar. Kırmızı halıya en çok yakışan görünüm herkesin yaptığı değil, senin en güzel halindir” dedi.
 *Şekillendirmeden kaynaklanan yıpranmalara karşı güç, şampuan+saç bakım kremi kullanımında
**P&G Hesaplaması, Ağustos’14-Temmuz’15 Nielsen satış bilgisine göre 


Bir boomads advertorial içeriğidir.

7 Aralık 2015 Pazartesi

KARBONHİDRAT TÜKETEREK KİLO VERMEK Mİ?


Geçmişten bugüne ezbere bildiğimiz bazı ''doğrular'' vardır. Karbonhidratın sağlıklı olmadığı, çabuk acıktırdığı ve kilo aldırdığı gerçeği gibi. Ancak zamanla bilgilerin çok da doğru olmadığını görüyoruz. Gördükçe de paylaşıyoruz. Uzmanlar aslında karbonhidratların sağlıklı ve sağlıksız olmak üzere ikiye ayrıldıklarını belirlemiş.

Sağlıklı ve Sağlıksız Karbonhidratlar Neler? 

Sağlıklı karbonhidratlar, rafine işlemi görmemiş, glisemik indeksi düşük ve orta, lif içeriği yüksek gıdalardır. Kuru bakliyatlar, bulgur, meyve ve sebzeler ve bal bu kategoridedir.
Sağlıksız karbonhidratlar ise rafine işlemlerinden sonra soframıza gelen beyaz un, pirinç, erişte, makarna, şeker, reçel, marmelat gibi yiyeceklerdir. Bu yiyeceklerin lif içeriği düşük, glisemik indeksleri yüksek, yağa dönüşme hızları daha fazladır.
Besinler rafineleştikçe vücuda verdiği zararlar artarken, içerdiği vitamin ve minerallerin miktarı azalır. Örneğin, tam buğday unu beyaz una dönüştürüldüğünde içerdiği B vitaminleri %80 oranında kaybolur. B vitamini, sinir sistemi sağlığı , özellikle uykusuzluk ve depresyon oldukça önemlidir.

Mutfağımızdan Eksik Etmememiz Gereken Karbonhidratlar Hangileri?

Tam buğday ekmeği, bulgur, kuru fasülye, yeşil mercimek, nohut, barbunya, yulaf, bal mutfağımızdan eksik etmememiz gereken besinlerken, beyaz ekmek, kek, pasta, kurabiye, şerbetli tatlılar, pirinç, mısır gevrekleri,reçel, mümkün olduğunca az tüketilmeli, diyabet, obezite gibi sağlık sorunları yaşayan kişilerin ise hiç tüketmemeleri gerekiyor.
Kış aylarında kuru bakliyatlar haftada 1-2 gün soframızda olmalı, 1 gece önceden ıslatılmalı, pişirme suları dökülmemelidir.
Pirinç pilavı, makarna ve erişte yerine, bulgur pilavı ve esmer makarna pişirilmelidir.
Kahvaltıda reçel ve marmelat yerinde 1-2 tatlı kaşığı bal yenebilir.
Patates içerdiği yüksek karbonhidrat nedeni ile, yanı sıra başka karbonhidrat tüketilmeden yenilebilir.
Çorbalara pirinç, şehriye, un yerine, tam buğday ve bulgur katılmalıdır.

2 Aralık 2015 Çarşamba

GECE OBURLUĞU GERÇEK DEĞİL!


Hadi itiraf edelim, en sevdiğimiz dizi ile birlikte ya da yatmadan önce hangimizi bir ''açlık bastırmıyor?'' Bunun için türlü bahaneler de buluyoruz hemen. Yaratıcılıkta üstümüze yok: ) ''Akşam yemeğinde az yedim'' ''İlaç içeceğim açlığımı bastırayım'' daha neler neler... Yapılan araştırmalar diyor ki o hissettiğimiz açlık, gerçek değil! Nasıl yani? Bunca gece atıştırmalığı boşuna mıydı?
 


Uzman Klinik Psikolog Hande Sinirlioğlu Ertaş diyor ki ''Gece oburluğu aslında kendi kendini tanımlayan bir davranım şeklidir. Gecenin ilerleyen saatlerinde başlayan açlık hissi ve durdurulamayan, kontrolsüz yeme davranışını içerir. Bu durum genellikle kişinin sabah uyandığında pişmanlık duymasına neden olur ancak çoğunlukla bu pişmanlığın ardından yine gece kontrolsüz yemeleri gelir.''

Birincil neden metabolizmaya bağlanır. Kişi yediklerini hızlı tüketir ve sık sık açlık hissi çekebilir. Bu tür nedene bağlı oburluk sadece gece değil gün içinde de devam eder.

Gece oburluğunun diğer bir boyutu ise dürtü kontrolü veya depresyon gibi psikolojik nedenlere bağlanmaktadır. Aslında bu tür durumlarda hissedilenin gerçek açlık değildir. Ayrıca diyette olunması veya akşam yemeğinin atlanmış olması gece oburluğu için bir bahane olarak kabul edilememektedir.

Gece oburluğuna karşı alınacak önlemler/ çözümler ise;
  • Akşam yemeği mutlaka yenmeli, saati biraz geciktirilip, hafif gıdalar tüketilmelidir.
  • Uykuları düzenlemek amacı ile uyku saatlerini belirleyin ve buna uymaya gayret edin.
  • Gece uykularını bölebileceği düşünülen ağır yemek ile kahve, çay, alkol gibi uyarıcı nitelikli içeceklerden uzak durun. (Özellikle bu içeceklerin belirli bir saatten sonra tüketimi uyku düzenine zarar vererek, kişiyi alıştığı davranışı yapmaya itecektir.)
  • Evde atıştırmaya yönelik, karbonhidrat içerilik; çikolata, kurabiye, bisküvi, tatlı v.b gıdaları bulundurmamaya çalışın.
  • Kontrolü kaybedeceğiniz kaygısı yaşıyorsanız, yanınıza kalorisi düşük gıdalar, süt veya su gibi içecekler alarak yatağa gidin. Böylelikle davranışı kontrol altına alana kadar geçen sürede pişmanlık duygusunu aza indirgemiş olacaksınız.

1 Aralık 2015 Salı

SİZ DE TÜRK KAHVESİ TİRYAKİSİ MİSİNİZ?


Nerede, ne şekilde bulunuyor olsam da günde en az 2 defa Türk kahvesi tüketiyorum. Sabah kahvaltıdan sonra ve akşam yemeğinden sonra kahve tüketmek benim için bir ritüel. En güzel sohbetler, en koyu dertleşmelere de mutlaka kahvem eşlik eder. Bir Türk kahvesi tiryakisi olarak, Türk kahvesi ile ilgili kulaktan kulağa dolaşan fayda ve zararları konusunu araştırmak istedim. Ve neyse ki sonuç faydalarının çoğunlukta olduğu yönünde çıktı. Hadi yararlarını ve nden faydalı olduğunu maddeler halinde sıralayalım! Benim gibi kahve tiryakileri bir adım öne çıksın : )

  • Araştırmala der ki 6 fincan kahve içen 55 yaşındaki bir kişinin düşünme potansiyelinin içmeyenlere oranla 6 kat daha fazla olduğunu gösteriyor. Bununla birlikte kahve içenlerde içmeyenlere oranla daha az diş çürüğünün olması, bir başka dikkat çekici bilgi.
     
  • Kahve içtikten sonra organizmada ani değişiklikler oluyor. Tüm vücut ani bir enerji akımı ile doluyor. Bu enerji çocuklarda 3, yetişkinlerde ise 5 - 7 saat sonra azalmaya başlıyor. Tüm bu olumlu yönlerine rağmen kahveyi çok fazla tüketmemekte fayda var.
  • Kahvenin selülit yapmak bir yana, vücuda daha fazla hareket kazandırarak, metabolizmanın yağ yakmasına katkı sağladığı saptanmıştır.
  • Kahvenin ayrıca depresyon ve alkolizm tedavisine iyi geldiği biliniyor.
     
  • Kahve yemek üzerine içildiğinde, sindirimi kolaylaştırır. Bu yönüyle şekerli içmemek kaydıyla kilo almayı ve mide ekşimelerini önler. Asıl yararı hayali genişletir, hafızaya güç verir, hareket sağlar ve gevşekliği giderir.
     
  • Kahvenin düşünceye açıklık getirdiği bir gerçektir. Şairler şiirlerini ya-zarlarken, yazarlar makalelerini hazırlarken, ressamlar tablolarını yaparlarken, kahve fincanları en yakın ve sempatik destekçileri olmuştur. 
     
  • Kararında içilen, yani günde 2 fincan Türk kahvesi sağlığa faydalıdır

30 Kasım 2015 Pazartesi

ERKEN MENOPOZ RİSKİNE ÇÖZÜM: YUMURTA DONDURTMA


Annelik şüphesiz, biz kadınlara sunulmuş en büyük hediye. Bunu, karşı cinsin anlaması çok mümkün değil. Özellikle anne olabilmek için özel çaba sarfetmiş, bu uğurda yıpranmış bireyler bunu çok daha derinden hissediiyor. Anne olabilmek için yumurta dondurtulduğunu geçtiğimiz günlerde bir magazin haberinde okudum. Magazin sitesinde okudum çünkü ünlü bir kişinin bu yöntemi kullandığı yazıyordu. Ben de bu konu nedir/ ne değildir diye düşünürken güzel bir bilgi paylaştı benimle Ferti-Jin Kadın Sağlığı ve Tüp Bebek Merkezi Klinik Direktörü, Kadın Hastalıkları, Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Op. Dr. Seval Taşdemir. Dilerseniz onun yorumlarını ve açıklamalarını dinleyelim.

“Kadınların ilerleyen dönemlerde çocuk sahibi olmak için başvurduğu yumurta dondurma yöntemi, eskiden sadece kanser hastalarında uygulanıyordu. Ancak 2014 yılının son aylarında Sağlık Bakanlığı tarafından tüp bebek yönetmeliğinde yapılan değişiklikle erken yaşlarda yumurtalık rezervi azalmış veya erken menopoza girme riski olan kadınların da bu durumunu kanıtlaması şartı ile yumurtalarının dondurulmasına izin verildi.”

DOĞURGANLIK KORUNMALI

Ferti-Jin Kadın Sağlığı ve Tüp Bebek Merkezi Klinik Direktörü, Kadın Hastalıkları, Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Op. Dr. Seval Taşdemir, “Yumurta dondurma işlemi kanser hastası kadınların anne olma hayalini gerçekleştiriyor. Yumurta dondurma işlemi, en çok kanser tedavisi görecek kadınların yumurtalarının zarar görmemesi ve ileride anne olabilmeleri için kullanılıyor” diyor.

“Dünyada yapılan birçok çalışma ile dondurulmuş yumurtalarla ve yumurtalık dokusunun vücudun farklı bölgelerine konmasıyla gebelikler ve canlı doğumlar bildirilmektedir. Gün geçtikçe gelişen teknoloji ve kanser tedavilerindeki ilerlemelerle, hayatta kalma oranlarının artması; doğurganlığın korunmasını da sağlamaktadır.

HASTANIN ÇOCUK ARZUSU DİKKATE ALINMALI!

Kullanılan kemoterapi ve radyoterapi, kadınlarda yumurtalık fonksiyonlarını etkileyerek, erken yumurta yetmezliği dediğimiz erken menopoza yol açmaktadır. Bu sebeple onkologların tedavi öncesi, hastalarının ilerleyen dönemdeki çocuk arzusunu da dikkate almaları önemlidir.
 
 
KISIRLIKTAN KORUYUCU YÖNTEMLER ANLATILMALI

Hastaların; tüp bebek uzmanları, radyasyon ve medikal onkologlar tarafından değerlendirilip kısırlıktan koruyucu yöntemler hakkında bilgilendirilmesi sağlanmalıdır. Hastanın psikolojisi ve düşünceleri de önemsenerek bir tedavi protokolü oluşturulmalıdır.”

Yumurtaların dondurulması

Radyasyon ve benzeri nedenlerle yumurtalıklarına zarar gelebilecek kadınlardan alınan yumurtalar daha sonra tüp bebek uygulamalarında kullanılma üzere dondurulabiliyor. Yumurtaların dondurulması embriyo ve sperm dondurulması işlemine göre daha zordur, yumurtaların bu işleme dayanıklılığı diğer hücrelere göre daha azdır. Dondurulmuş yumurtalarla yapılan tüp bebek uygulamaları ile gebelikler elde edilmiş ve bebekler doğmuştur.

Yumurtalıkların dondurulması
 
En önemli gelişmelerden biri kadınların yumurtalıklarından alınan dokuların dondurularak saklanması ve ileride yumurta elde etmekte kullanılabilmesi. Bu yöntem özellikle radyasyon tedavisi görecek genç kız veya kadınların ileride sağlıklı çocuk sahibi olabilmesini amaçlıyor. Dondurularak saklanan doku parçaları tekrar yumurtalıklara yerleştirilerek gebelik elde edilmeye çalışılıyor. Erkek yumurtalık dokusu (testis) ile de benzer çalışmalar sürdürülmektedir.

Yumurta dondurma işlemi nasıl yapılıyor?

Yumurta dondurma işleminin başlangıcı; tüp bebek tedavi protokolü gibidir. Öncelikle yumurtaların uygun şekilde büyütülmesi veya doğal sikluslarda yumurta takibi, sonrasında da yumurtaların toplanarak saklanması işlemi gerçekleştirilir. Elde edilen yumurtalar çeşitli dondurma teknikleri ile dondurularak saklanır. Özellikle son yıllarda hızlı dondurma (vitrifikasyon) ile başarılı sonuçlar elde edilmektedir. Şu anda vitrifikasyon ile embriyolarda ve yumurtalarda çözüldükten sonra yüzde 100'e yakın canlılık oranı elde edilmektedir. Kısa süreliğine, yüksek konsantrasyonda dondurma solüsyonları ile ani ısı düşüşü sağlanarak, hücrenin etrafında cam yüzey olu

26 Kasım 2015 Perşembe

SİRHA İSTANBUL FUARI İZLENİMLERİM!


Bugün Sirha İstanbul Fuarı'na katıldım. Açıkçası çok harika bir fuar olduğunu söyleyemeceğim. Beklentimin çok altında kaldı. Bir kere farklı hiç bir şey yoktu. Standart sunumlar ve ikramlar mevcuttu. Hatta pek çok marka, sanki tadım yapmanız suçmuş gibi bakışlar atıyordu katılımcılara. En beğendiğim marka Metro oldu. Metro'nun Gastronometro standında Paul Da Costa-Greaves güzel bir workshop gerçekleştirdi. Ayrıca Metro yerel ürünleri promote ettiği kampanyası kapsamında etkinlik içerisinde iletişim geçekleştiriyordu.

 

23 Kasım 2015 Pazartesi

GÜZEL KAHVELER İÇİN MEKAN ÖNERİSİ: BREW LAB


Nasıl bir kahve delisi olduğumu biliyorsunuz artık. Ağırlıklı olarak Türk kahvesi bağımlısıyım ama diğer kahve çeşitlerine de hayır demiyorum. Onları deneyimlemek, farklı ülkelerin egzotik kahvelerini tatmak çok güzel. Aslında ben her konuda keşfetmeyi seviyorum. Bir de üzerine sevdiğim lezzetler söz konusu olunca her çeşidini deneyebiliyorum. Birbirinden güzel kahveleri- Türk kahvesi dahil- deneyimleyebileceğiniz güzel bir mekan önermek istiyorum size. Mutlaka, ilk fırsatta gidin görün derim.
Mekanımızın ismi ''Brew Lab'', lokasyounumuz ise Galatasaray. Kronotrop’un Galatasaray’daki eski yerine açılan küçük ve mekandaki kahveler Türkiye barista şampiyonlarından biri olan Özkan Yetik tarafından hazırlanıyor. Mekanı seviyorsunuz ama kahve ile aranız yoksa , güzel haver çay severler de orada alternatif çay deneyimleri yaşayabilirsiniz. Mesela portakallı çay ya da yaseminli çay denemek isteyebilirsiniz.

KİTAP ÖNERİSİ : MAVİ BULUT YAYINLARI KİTAPLARI

Kitaplar, hayatımızın şekillenmesinde, nasıl bir insan olduğumuzda, ilişkilerimizde ne kadar önemli bir paya sahip düşünsenize... Her şey kitaplarla başlamadı mı? İlk hece, ilk aşk, ilk olan her şey... İşte bu bilinci çocuklarımıza öyle 8-9 yaşında veremezsiniz.. Henüz bebekken, ilk adımlarında, ilk hecelerinde verebiliyorsunuz.. Biz de Demir için aynı şeyi yapıyoruz. Henüz 2.5 yaşında ama 2 yaşından bu yana her gün kitaplara temas etmesini sağlıyoruz. Ve artık onun için de bir rutin oldu kitap okumak... Okumak diyorum çünkü kendi dilince  o da okuyor. Resimlerine bakıp anlamlandırmaya çalışıyor , ona defalarca anlattığımız, okuduğumuz masallardan aklında kalanları o da kendi kendine okuyor :)
Son kitap alışverişimizde  tercihimiz Mavi Bulut Yayınları'nın kitapları oldu. O kadar güzel ve renkli bir dünyası var ki Mavi Bulut'un, almamak, o dünyaya ortak olmamak mümkün değil.. Edindiğimiz 3 kitap ''Anahtar'' ''Hayır Hayır, Bana Ne!'' ve ''Kemancı Ayı Masalı'' oldu.  Demir, ''Hayır Hayır, Bana Ne!'' o kadar çok sevdi ki diğer iki kitabı okumadık ona. Kendi dilince hikayeyi bize anlatması yok mu, bayılıyoruz: )
Kitaplar her şeyden önce bu yaştaki çocukların rahatlıkla sayfalarını çevirebileceği ve kolayca yıpranmayacağı gibi çizimleri de ayrıca bir harika! İnsanın çocuk olası geliyor. Mavi Bulut Yayınlarının kitapları 3 yaştan itibaren her yaşa kadar uzanıyor. Zamansız kitapları var bir anlamda.  ''1980 yılından bu yana çocuklara nitelikli ve içerikli yayınlar sunmaya çalışan Mavibulut Yayıncılık, Türkiye’de sadece çocuk kitapları yayımlamak üzere kurulan ilk yayınevidir. '' diye ifade ediyorlar kendilerini. Bu anlamda bir ilki gerçekleştirmeleri ve bu alanaı sahiplenmeleri ise ayrıca takdire şayan!

Ben Mavi Bulut'tan çıkan yeni yayınları sizinle paylaşmaya devam edeceğim. Takipte kalın!
http://www.mavibulut.com.tr/index.php

KİLO ALIMINDA TEHLİKELİ DÖNEMLER!

Kilo almak konusunda tehlikeli dönemler var. Bu zamanlarda normal dönemlerden çok daha dikkatli olmamız gerekiyor. 5-7 yaş çocukluk, adölesan, erken erişkinlik, kilo verdikten sonraki dönemler, sigaradan vazgeçiş, menapoz ve doğum süreçlerinde tehlike çanları ne zaman çalıyor? Hadi şimdi hepsini, en tehlikeli dönemlerimizi dikkatlice inceleyelim.

5-7 Yaş Çocukluk Dönemi
Kilo alımının arttığı dönemler arasında yer alan 5-7 yaş çocukluk dönemi, yağ hücrelerinin sayısının artmasıyla birlikte ileriki yaşlar için tehlike oluşturuyor. Çocuklar için bel çevresi ölçümlerinin alınmasını öneren Bal, bel çevresinin ölçümü vücutta yağ dağılımının iyi bir göstergesi olup, kronik hastalık riskini de tanımlayan bir ölçüm olduğunun da altını çiziyor. Ebeveynler bu süreçte besin tüketimini iyi gözlemlemeliler. Eve alınana abur cuburlardan anne ve baba sorumludur. Bu anlamda kontrollü market alışverişi yapılmalı, sağlıksız besinler eve girmemelidir.

Adölesan Dönem
Ergenlik dönemi büyüme eğiliminin arttığı vücudun yağlandığı, duygusal iniş çıkışlardan dolayı duygusal yemelerin olduğu bir dönem olduğundan kilo artışları da hızlı yaşanabiliyor. Kişi bu dönemde büyüme ve gelişme çağında olduğu için hızlı kilo artışının durdurulması ve boyuna uzamasının gerçekleşmesi gerekiyor. Bu sebeple paketlenmiş ürünlerden (cips, gofret, çikolata gibi), fast food yiyeceklerden (hamburger, patates kızartması, sosisli, çıtır soğan, gibi) uzak durulmalı, ev yemekleri tercih edilmelidir. Ergenlik, iskelet kas sisteminin oturduğu, vücut duruşunun şekillendiği bir dönem olduğundan haftada 3-4 gün 45 dakika düzenli spor yapılmalıdır 

Doğumlar
Art arda gelen doğumlar, dolayısıyla hamilelik ve emzirme dönemleri kadınların kilolarının üst üste eklenmesine sebep oluyor. Hamilelik öncesinde fazla kilo problemi halledilerek ideal kiloda hamile kalınmalıdır. Hamilelik döneminde iki kişilik yemek yerine iki kat özenli yemek gerekir. Bizim toplumumuz yemeyi ve yedirmeyi seven bir toplum olduğundan, özellikle hamile kadınlara enerjisi yüksek besinleri yedirmekte ısrarcıdır. Hamileler de hamileliğin vermiş olduğu duygusallıkla gereğinden fazla kalori alarak doğuma fazla kiloyla gitmekteler. Halbuki, hamilelikte 9-12 kilo almak yeterlidir. 

Erken Erişkinlik Dönemi
25 -35 yaşlar arası genellikle evlilikle birlikte düzenli bir yaşama girilen yaşlar olduğundan çiftler birlikte kilo alabiliyor. Akşam yemeğinden sonra özellikle karbonhidratlı gıdalar tüketilmemeli. Çiftler birlikte fazla kalori almak yerine hafta sonları 1’er saat açık hava yürüyüşleri yapmalı, akşam yemeklerini hafif geçirmeli.

Menapoz
Kadınların menapoz dönemine girmesiyle, azalan östrojen hormonunun da etkisiyle kilo alımları artıyor. Menapoz dönemi duygusal dalgalanmaların yaşandığı, keyifle yemelerin arttığı, karbonhidratlı gıdaların tüketildiği bir dönem olarak geçirildiğinde kilo artışları kaçınılmaz oluyor. Pankreastan salgılanan insülin hormonunun etkisi bu yaşlarda azalmaya başladığı için kan şekerlerinde iniş çıkışlar ani açlık krizlerine neden olarak kilo alımını artırıyor.


Sigarayı Bıraktan Sonraki Dönem
Sigaranın metabolizmayı hızlandırıcı etkisinden dolayı, bırakıldığı zaman kilo artışları yaşanabiliyor. Sigarayı bıraktıktan sonra aburcuburlara yönelmek de fazla kalori alımına sebep olduğu için bu artışı artıyor.

Kilo Verdikten Sonraki Dönem
Hızlı kilo verilen bir diyet sürecinin ardından, diyet süresinde tüketilmeyen besinlere karşı duyulan özlem sonucu kilo artışları tekrarlanabiliyor. Üstelik verilen kilolardan daha fazla alacak şekilde.


20 Kasım 2015 Cuma

YAŞAMI KEŞFETMEK İÇİN DOĞAYA YAKINDAN BAK!


Hepimiz farkındayız ki çocuklar artık sokağa çıkmıyor. Zamanlarının çoğunu kapalı mekanlarda ve  genellikle bilgisayar başında geçiriyorlar. Doğadan kopuk bir yaşam biçimini benimsemesinin sonucu olarak da şişmanlık ve obezite gibi fizyolojik ve algı/duyu dünyalarının zayıflaması, dikkat bozukluğu ve depresyon gibi ruhsal sorunlar yaşama olasılıkları artıyor.
TEMA Vakfı  "Yaşamı Keşfediyorum!" ulusal yardım kampanyası  ile doğadan kopuk yetişen çocuklarımızı doğa ile buluşturmak için bir proje başlattı ve hedefi  81 ilimizde  400 öğretmene ve  10 bin ilkokul öğrencisi çocuğa doğa eğitimi vermek. 
Doğayı deneyimleyen çocuklar doğal sistem ve süreçleri anlayarak büyürler. Doğayı keşfetmenin sevinç ve heyecanını duyar, yaşadıkları coğrafya ile bağları kuvvetlenir,  merak ve hayal güçlerini kullanır, şaşırtıcı ve beklenmedik karşılaşmalar yaşama şansı yakalarlar. Doğa, bilgisayar başında edinemeyecekleri bir tecrübe edinmeleri olanağı tanır. Çocukların dünyayla olan bağlarını keşfetmelerini ve kendilerini anlamalarına katkı sunar. Ancak eğitimlerin en az bunun kadar önemli bir faydası daha var. Uzmanlar, doğa eğitimlerinin çocukların gelecekte çözüm odaklı, yaratıcı, yenilikçi ve doğa ile özdeşlik kurabilen bireyler olmalarına da katkıda bulunduğunun altını çiziyor.
Bu proje ile öğretmenlere destekleyici materyaller gönderilecek. Eğitimlerin çoğu doğada ve açık alanda bulunmayı teşvik eden etkinlikler olacak32 adet etkinlikten oluşan eğitim programında toprak, hava, su ve biyolojik çeşitlilik konuları anlatılacak. Bu sayede doğayı tanıyan, doğanın bir parçası olduğunu yaşamı boyunca içselleştiren bir nesil yetişecek.
Bugün doğanın değerini çocuklara anlatmazsak, gelecekte doğayı kim koruyacak?

"Yaşamı Keşfediyorum!" projesini desteklemek için;
Kampanyaya 3464'e TEMA yazıp SMS göndererek 8 TL katkıda bulunabilir ya da
TR74 0006 4000 0011 0351 3018 31 banka hesabına dilediğiniz miktarda bağış yapabilirsiniz. Kampanya ve eğitimler hakkında www.tema.org.tr adresinden ayrıntılı bilgi alabilirsiniz.